Ne yapacak çocuk bisikleti!?!

geçen sabah birşeyler yemek için bir yere girdim pastane / börekçi tarzı..
neyse birşeyler söyledim, geldi ve yemeye başladım. o sırada o siktiğiminin yerinin sahibi olan herifin telefon konuşmasına kulağım takıldı..
herif “anneni ara. sakın bisiklet almaya gitmesinler söyle.. sonra bana haber ver gene” diye girdi konuya.. benim de nedense hemen dikkatimi çekti..
sonraki aramada sanırım ‘annen’ diye bahsettiği kişiyle konuşuyodu.. “yaw ne yapacak çocuk bisikleti.. bi bisiklet 200 lira” dedi..

NE YAPACAK ÇOCUK BİSİKLETİ?

diye bir soru sordu adam..

“götüne sokacak çocuk bisikleti.. ulan yarım beyin! ne yapar lan çocuk bisikleti.. bir çocuk niye bisiklet ister.. ayrıca senin koskoca dükkanın var, dükkan’ın sahibi
olmasan bile çalışıyorsun.. işsiz-güçsüz binlerce insandan biri değilsin, çocuğuna birşey almak için 200 lirayı mı çok görüyorsun amına çaktığımının” dedim gittim adama.. ama içimden dedim bunları.. dışımdan “benim hesap ne kadar” dedim.

ama yok bunlardan önce.. dinlemeye devam ettim.. bi bisiklet 200 lira’dan devam ediyoruz.. “bi bisiklet 200 lira.. ne? gitar mı? ya başlatmasın gitarına ya.. bırak.. ya bırak.. o parayla ben kuran kursuna yazdırıcam onları ya..”

işte kahvaltımı yarım bırakıp çıkmama sebep olan konuşma bu oldu.. be GAVAT!! be LAVUK!! sen o küçücük çocuğun çocukluğunu yaşamak için istediği birşeyi almayıp, onu alabileceğin meblağ ile körpecik bir beyni siktiğiminin ne idüğü belirsiz, ne işe yaradığı belli olmayan yerine yazdırırsan eğer o çocuğun büyüyünce ne olacağını umuyorsun.. peygamber mi? ulan o çocuk’ta işte 70 yaşına gelince gençliğinde yaşayamadığı şeyleri o yaşta yaşamak isteyecek hüseyin denen sikilmiş gibi. bakacak “aaa 14 yaşında kız.. zamanında yiyemedim bunları ben” diyecek.

BÖREKÇİ!! sen ve senin gibi orospu çocukları bu sapkın din, mezhep, ırk ayrımcılıklarının veya sömürülerinin başlamasına ön ayak oluyorsunuz ama haberiniz yok.. gerçi haberiniz olsa da o kuş kadar beynine girer mi ki senin hiçbirşey?

allah’ın takdiri di mi?

babanızı sikeyim..

Noooluyor LAN!

Dün işyerinde tam bir film diyaloğu yaşadım. Sıcağı sıcağına yazayım buraya dedim. Sanırım o dakika beynime Anselmo kaçmıştı.

Tam züppe Amerikalı bir herif geldi. Tipinden belli böyle.. Amerika ve amerikalılarla ilgili bir problemim yok kesinlikle de herif züppe.. Küstah bakışlı böyle.. Gelirken gördüm bunu “bakalım ne diyecek?” diyorum içimden.. Neyse geldi bu..

Züppe : Hi. Can i use my credit card here.
Ben : No. Only cash.
Züppe : Okay. Thanks for nothing.
Ben : Shut up.

Diyalog o kadar böyle spontane gelişti ki. Adam ağzı açık kaldı. Birşey diyemeden siktirdi gitti. Birkaç saniyeliğine Anselmo olmuşluğumuz da var artık çok şükür.. =)

4 8 15 16 23 42

Geçenlerde Pena’dan sipariş verdim. “Black Label Society : The European Invasion – Doom Troopin’ Live” dvd’sini. Birkaç gün geçti sonra.. Gittim aldım.. Eve gelip izledim.. Sonra dvd’lerin arasına koyar iken ne göreyim??? O dvd bende varmış zaten. Bu seviyeye gelmiş beyin artık.. Vay vay.. İki tane oldu aynı dvd’den, bi tanesini isteyene vereyim.

Onun dışında, kilo vermeye çalıştığım her gün, şu buldukları her boku yiyip, üstüne birazcık bile spor veya hareket yapmayıp halen zayıf kalan lavuklara laflar hazırlıyorum. Kilolarımı verdikten sonra o lafları söyleyeceğim o hıyarağalarına.

1 ay filan oluyor sanırım sera geldi İstanbul’a.. Balans’ta buluşak dedik. Arkadaş, o balans’a gidene kadarki ara sokaklarda ne çılgın eğlenceler oluyormuş. Bütün istanbul eğleniyormuş bizim haberimiz yok. Göbek atanlar, dans edenler, kadeh kaldıranlar, şen kahkahalar, şuh gülüşler, seksi dokunuşlar, arzu dolu bedenler.. Neyse o günah sokaklarından sıyrıldık ve balans’a girdik. Oturuyoruz muhabbet filan ediyoruz.. 2 saat civarı oturduk sanırım. O sokakta 5 (BEŞ) tane kavga çıktı. Esaslı kavga bi de. Yumruklar tekmeler uçuşuyo havada filan. Lan insanın canı da çekiyo bi yerde.. Ama bildiğin ayı kavgasıydı. Adeta sokakta rocky balboalar, ivan dragolar vardı o an. Ama esmer ve kıllı olanları. İzledik. Ayırdılar hepsini.. Lan ayrılıyo. 5 dakka sonra bi tane daha başlıyor. Nedir bu. Bu da böyle bir anım.

Maalesef. Maalesef diyorum çünkü son birkaç gündür rüyama giriyor.. LOST İZLEMEYE BAŞLADIM.. Ben o senaristlerin anasını avr..ahöhm .. Keşke o grev bitmeseydi hiç de, insanlar rahat nefes alsaydı.. Ulan ne lostmuş arkadaş. Nasıl kurgulamışlar bu hikayeyi, bağlantıları ve onun dışında nasıl yazmışlar böyle bir senaryo..  Şerefsiz itler be.. Lan uyuyorum, WALT!!! diye uyanıyorum… Gene uyuyorum, JOHN!! diye kalkıyorum. Bela mısınız lan?

Benim şansım mı yoksa başkalarının şanssızlığı mı bilmiyorum ama bazı insanları, arkadaşları duyuyorum internetten alışveriş yaparken başlarına acayip şeyler gelmiş filan. Yok aldıkları şey gelmemiş, fazla para çekmişler kartlarından, kart numaraları çalınmış, v.s. Ama ben şimdiye kadar internetten 50’den fazla alışveriş yapmışımdır ki bunların içersinde sadece yurtiçi alışverişleri değil yurtdışı alışverişleri de var.. Hemen hemen yarısı.. Ve şimdiye kadar hiçbirşey olmadı. Herşey de sapasağlam geldi. Mis.. Sanal kart kullanıyorum bi de.. En güvenlisi ohhh. Sanal kart kullanmayı bilmeyenler varsa onlara da anlatırım burda sorun değil. Sözün özü, herşeye rağmen bence şu “İnternetten alışveriş yapmaktan korkan adam = Götünden korkan adam.”

Birkaç hafta önce canselmo‘dan kopyalamak için Pantera dvd’sini ödünç aldım hala vermedim.. 1 hafta içinde vericem bro.. Walla bak.

Ve artık blog’u oldukça güncel tutacağım.. Bu sefer cidden bak. Kafamda birşeyler de var zaten online dünya ile ilgili. Blog’da bunların bir parçası olacak. Yeni bir sistem geliştirdim ve işe yarayacak. Yani bu demek oluyorki; =) Merakla beklenen (Oha!! Şu anda 70 milyon bizi izliyor) Metallica yazısının 2’nci ve son kısmı birkaç güne burda..)

Görüşürüz birkaç güne..

Ordinaryus

Bir insan herşeyi bilebilir mi? Ya da herşeyi bildiğini zannedebilir mi?
Çok şey bilen insanlar vardır.. Gayet bilgili, çoğu konuda bir fikri olan.. Birikimi olan.. AMA.. Herşeyi bilemez bir insan değil mi? Yoktur öyle bir adam dünyada.. Benim çalıştığım yerde var ama.. Yahu arkadaş bir konu hakkında da bir yorum yapma, kır kıçını otur.. Lan böyle iki kişi birşey konuşmaya başlasın, o herif konuşmanın içinde olmasa bile bu konuşmayı uzaktan duyunca götü başı oynamaya başlıyo. Hemen dalıyo;

“Yok o öyle değil yanlış biliyorsunuz siz!”

diye.. Ya elimden alamayacaklar yakında o kadar diyorum.. Birkaç örnek vericem.. Ama o herifi anlatmaya yetmez.. Yine de deneyeceğim.

Ben : O sarı akrepler acayip zehirli olum.. Soktu mu aklını alıyomuş adamın.
Arkadaşım : Olur mu ya.. Zehirli olanlar siyah akrepler..
Ben : Nası siyah akrepler lan. Siyah akreplerden bizim evde bile var. Sarı akrepler.. Çölde yaşayan.
Arkadaş : Yok yok siyahlar en zehirliler..
Ben : Ya ne siyahı olum…
Sessizlik…
Ben : (Sessizce) Profesör’e soralım mı?
Arkadaş : Ya osman (isim vermeyeceğim) sarı akrepler mi daha zehirlidir yoksa siyahlar mı?
Herşeyi Bilen : Şimdi, doğada korkulması gereken üç renk var…
Biz : lkasjdLASDJLKAJDLasdaösmndasd lkj asdlklalsd llllll….

Ben : Abi ne olursa olsun Cem Yılmaz zeki bi adam.. Yani belli bir kültür, birikim, zeka birikimi olmadan öyle bir seviyeye gelemez ki.
Herşeyi Bilen : Aslında çok zeki değil.
Arkadaş : Niye zeki olduğunu kanıtlaması için matematik problemleri mi çözmesi gerekiyo?
Herşeyi Bilen : Hayır öyle değil de.. Çoğu espirisi çalıntı onun..
Ben : Nerden biliyosun?
Herşeyi Bilen : Birkaçını benden çaldı da o yüzden.. (Şaka filan diil bu. Ciddi söylüyor.)
Biz : !!!!!!ASdasd!!!!!!aasdopaısdp..

Ben : Vay be.. Adam madalyaları süpürdü lan. Ben kendime hızlı yüzüyorum diyodum. Demek ki bu herif yanımdan geçse benim 4-5 kat daha hızlıdır.
Herşeyi Bilen : Yalnız o hedehödö (garip bişey söyledi) kullandı..
Ben : He? Ne? Ne kullandı?
Herşeyi Bilen : Hedehödö.
Ben : O ne ya?
Herşeyi Bilen : İşte 500-1000 tane yumurtaya denk gelecek enerjinin bir kapsül halinde sıkıştırılmasıyla yapılan bir ilaç..
Ben : Eee doping değilse sorun yok ki. Herkes kullanıyodur…
Herşeyi Bilen : Aslında doping.
Ben : ??? Ya o kadar test mest yapıyolar… Değildir. Yanlışın var..
Herşeyi Bilen : Hayır.. Testlerde çıkmıyor o.. Onu kullandı o..
Ben : ………………………………………. (Ya koskoca olimpiyat komitesi bilmiyor.. Bu herif biliyor.. Delirtecek beni.)

Arkadaşım : Tam uçak kalkacakken bir yolcu hastalandı. Adamı indirdiler.. Sonra bizi de indirdiler. Pilot anons yaptı : “Ulusal havacılık kurallarına göre tüm bagajlar ve yolcular indirilip tekrar arandıktan sonra yeniden uçağa binecekler.” Bu olay yüzünden bayaa bir rötar yaptık.
Herşeyi Bilen : Ulusal Havaclık kurallarında öyle birşey yok. (OHA)
Biz : …………………………
Herşeyi Bilen : şöyle şöyle.. böyle böyle.. (salak salak bişeyler anlatmaya devam etti.)

Arkadaşım : Can, otomatik vitesli bir araba manuel vites’e göre daha fazla mı yakıt harcar?
Ben : Bilmiyorum ki?
Herşeyi Bilen : %10.. %10 daha fazla..
Biz : hmm.. (Sen bi sus ya.)

Bir kadın : Merhaba.. Pardon birşey soracağım. Sizce Hong Kong’da Dolar mı kullanılır yoksa Euro mu?
Ben : Kendi paraları var onların da, Euro da Dolar da global paralar.. Sorun olacağını sanmam..
Herşeyi Bilen : Hong Kong eski ingiliz sömürgesi..
Kadın : EeeE?
Herşeyi Bilen : Pound kullanabilirsiniz..
Kadın : Puasuh…öhhhm… şey.. Tamam teşekkür ederim.

Ya adamı anlatmaya kelimeler, cümleler, kitaplar yetersiz.. Olamaz böyle birşey.. Yeni bombalar patlattıkça veya eskileri aklıma geldikçe anlatacağım. Sinirlerim bozuldu bak yazarken bile..

Efsane Sülale..

Arkadaş. Bu anlatacağım şeylere fazla yerde rastlayamazsınız. Yahu tamam biliyorum, her ailede, her toplulukta, her arkadaş ortamında; çeşit çeşit insan vardır.. Bunlardan en az biri de o topluluğun böyle fırlama, hazırcevap, komik, piç’i filandır. Bu normal. Ama bir sülalede herkes mi fırlama olur ya?

Askerden izne geldiğimde kalabalık bir grup bizim evde toplanmış ve balık yemekteyiz :

Ben : Lüfer çok güzel balık. En güzeli hatta.
Amcam : Evet. En güzel balık lüfer.
Ben : Bir de kalkan güzel.
Amcam : Tabi, kalkan da güzel balıktır. O ayrı.
Eşini 16 Sene Önce Kaybeden Halam : Ben kalkan’ı 16 senedir yemiyorum.
Herkes : Gülmekten burunlara kaçan rakılar, kolalar..

Amcamların evinde bir yaz günü Kim 500 Milyar İster izlenmekteyiz. Tipsiz bir herif yarışıyor :

Kuzenim : Yarışmacı çocuk burdan Ricky Martin’e benziyor.
Amcam : Valla burdan Siki Martin’e benziyo.

Evin bahçesinde yine toplanılmış ve çılgın bir İçki & Muhabbet akşamı dönmektedir. En az 20 Kişi vardır sülaleden kuzenler fila. O esnada, dişi kuzenlerden birinin erkek arkadaşı gelir sokağın başına. Bunu gören diğer kızlar’da tabi göz ucuyla bakmaya başlarlar o yöne doğru hani “kim bakalım”, “yakışıklı mı”, “bilmemne mi” diye.. E amcam’da salak olmadığı için anlar durumu ve konuya girer :

Amcam : Kim geldi.
Kızlar : Hiiiiiç kimse.
Amcam : Birinizin erkek arkadaşı filan geldi galiba. Niye bekletiyosunuz çocuğu gitsenize.
Kızlar : !!?!!
Amcam : E kızım biz modern bir aileyiz. Çağırın gel….
Kızlar : (Öeeeh!! dercesine bakarken)
Amcam : …sin sikelim sülalesini.
Ortamdaki 20 kişi : HADKJQWNASDASDOQŞWLKMASDMAÇÖCMALKSDJQW!!!! =)

Babamın dükkanının önüne çöp kamyonu gelir. Ama çöpleri almaz öyle durur. Bekler. Daha sonra çalışanlardan biri içeri girip babama şöyle der:

Çalışan : Abi. Adam diyoki “Bize şöyle güzel 3 tane pizza yapmazsanız çöpleri almayız.”
Babam : Ona söylesene aynı o lafı dediği ağzıyla gelip benim bi yarraamı yer miymiş? Git aynen sor bakiim.

Arkadaşlarım’la Babamın oraya iftar yemeği (maksat yemek yemek. oruç filan değil =)) yemek için gittik. Pizzalar yenildi. Dolma, v.s. bilmemne, yani güzel bir yemek yendi. Sigaralar filan içilmekte.. Derken Babam yanaştı :

Babam : Afiyet olsun. Beğendiniz mi?
Biz : Evet çok güzel. Teşekkürler. Eline sağlık herkesin..
Babam : Doydunuz mu? Başka birşeyler yer misiniz?
Biz : Teşekkür ederiz, doyduk. Sağol.
Babam : Doymadıysanız çok güzel taşşak kebabı var, taze..
Biz : !!!?!?!?!?! alsjkdhkjasd !!?!?!?!?!?
Babam : MUASDHUAHUHAU.

Daha 17-18 yaşlarında bebeyim. Babamla birşey hakkında konuşuyoruz tam hatırlamıyorum ama benim okulla ilgili. Babam rakı içiyor, ben bira :

Babam : E okul bombok, ondan sonra baba ehliyet al! Baba araba kaç yaşında alırız? E baba onu yapayım. Şunu al, bunu al.. AM’da alsın mı baban sana..? (Elini böyle tam sıkılmamış yumruk yaparak, şeklini gösteriyo böyle..)
Ben : Ee şey. Düzeltirim. E. Tamam ya. Kem küm. Ehe. Ben yatıyorum. (Zaten bi bok’ta almadı. Sırf gaza getirici konuşmalarmış bunlar. Motor’umu alayım da, önünü kaldırarak geçeyim babamın önünden. O motor’un da önü kalkmaz ya ne ise. =D)

Ananem ile Dedem’in her günkü kavgalarından biri esnasında (Bu gerçek. Her gün kavga ediyolar. Saatleri var böyle; 8’de kahvaltı, 10’da kavga, 11 televizyon, 1 yemek.. gibi.. Şaşmıyo =)) :

Dedem : … Onu öyle yapmayacaktın sen o zaman.
Ananem : Bende şans olsa zaten sikimin gözü olurdu.
Dedem + Ben : ??!?! =)
Ananem : Bakardı böyle etrafa.
Dedem + Ben : !!?!?!? =D

Herkes Çok İçten Bir Küfür Etsin

Halk arasında “Amın Oğlu” diye tabir ettiğimiz bir mal var sırada.. Down konserinde gruba orta parmağını göstererek çılgınlığın, muhalifliğin, asilik ve cesurluğun en uç örneklerini gösteren bu poposundan seks yapan kişiye herkes çok içten, kalpten birer küfür savursa bizim için kafidir. Seni Kirk Windstein siksin diyor, başarılar diliyorum.

Günün Menüsü

• Ne kadar fazla dizi var etrafta ve ben ne kadar azını izleyebildim, izlediğimden çok daha fazlasını izlemek istediğim halde.. Mesela Sopranos var, Lost‘a girmedim daha, yakında 3-5 arkadaş birleşip X-Files‘a mı girsek diye düşünüyoruz.. Heroes, 24 filan da hiç bakmadığım yapımlar arasında kendilerine yer buldular. Bu durumu düzelticem.

• Şu anda buralardan biyerden hayvan gibi Kına gecesi, Sünnet veya buna benzer bişey sesi geliyor.. Bir eleman çıkarmışlar, Rabbim bana bir dert vermiş…, Haydi lililili yar… gibi parçalardan oluşan repertuar’ı ile sahnede o çok sevdiğimiz Frontman’lerin hiçbirini aratmıyor açıkçası. Şu anda yaptığı “Rabbim Beağağağana ve Göğünününül yarası” tarzı vokal numaralarıyla da nasıl yetenekli bir insan olduğunu adeta beynimize beynimize çiviliyor. (Eğer bu bir sünnet ise o pipiden hayır geleceğini samimi söylüyorum hiç düşünmüyorum.)

• Aşık olmak ne fena birşeymiş arkadaş. Hani daha önce yaşamadık ta değil yaşadık ama her aşk’ta insan yeni yeni şeyler tadıyor, yeni mutluluklar, yeni acılar yaşıyor. Böyle yumuşak yumuşak yazılar yazıyor filan.. Hani mazoşist miydi o acı çekmeyi sevenler? Onun gibi.. Acı çekiyosun ama güzel acı.. Garip bi bok işte.. Başarılar herkese…

• Geçenlerde bir cafe’de otururken tuvalete gittim.. Kapıda kilit yok. İşerken kapı çaldı.. “Geeel” dedim ve adam geldi LAN!

• Herşey çok güzel olacak filminde Mazhar Alanson’un tatil yöresindeki hatunları görüp “Off bunlar da badem gibiymiş” demesi bence Türk sinema tarihindeki en güzel anlardan biridir.
• Badem demişken, Türkiye dışında başka bir ülkede bir FOK‘a badem gibi bir isim verip onu halka açık bir plaja bırakan, simit veren, kuyruğundan çekip sahile çıkarmaya çalışan VE “Bu benim denizde karşıma çıksa zıpkınla vururum, affetmem” diyen insanlar var mıdır?

• O değil de bir KOKO vardı kuruyemişçilerde hala var mı o? Şöyle birşeydi :

• Down konserine hemen hemen 2 gün kaldı. Metallica da görücez o arada.. Bu güzel oldu işte.

• Daha önce, “kızlar ve kız gibi erkeklerin grubu” yorumunu yaptığım Anathema‘nın Hindsight adıyla çıkan yeni akustik albümü tüm gücümü çekti aldı. Özellikle One Last Goodbye. Helal olsun.

Şarap İç

kim demiş haram nedir bilmez hayyam?
ben haramı helalı karıştırmam;
seninle içilen şarap helaldir,
sensiz içilen su bile haram.

…

bilmem ki ben yarın, öbür gün neye layık ve neyim,
acaba cennet mi yoksa cehennem mi sahi yerim?
yar, içki ve çalgımız ud, sun bana bunları da,
istersen al cenneti git hadi, sana toptan vereyim..

…

ne gerek var boş sözlere kalk içki ver a dilber!
kısmet olmuş o dar ağzın, aç dudaklarını iyce ger.
tut ki yanağın benzeri al bir de şarap sunarsın;
tıpkı saçların gibi tel tel dağılır tövbeler!

…

ne hoş bir şeker, güzel kız gelse şu mevsimde eğer
bir kırda uzanmış kadeh doldursa, şarap verse eğer;
herkes dilerse kınasın varsın, bu sözümden dolayı:
hayyam köpek olsun, onlardan cennet’i isterse eğer!

…

şu olan biten var ya, boşver ona;
taş yağsın isterse çok sürmez;
dakka şaşma dakka yaşamana bak;
ne geçmişi düşün, ne gelecekten kork.

…

cennette huriler varmıs kara gözlü,
içkinin de oradaymış en güzeli.
desene biz tam cennetlik olmusuz,
bak bir yanda şarap diğer yanda sevgili.

…

“bu gecenin son gece olması da var
emret.. gül rengi $arabı getirsinler
gafil.. bir gittin mi bir daha gelmek yok
altın değilsin ki gömüp çıkarsınlar

…

insan son nefese hazır gerekmi$
nasıl öldüyse öyle dirilecekmi$
biz her an $arap ve sevgiliyleyiz
böyle dirilirsek i$imiz i$!

“Ömer Hayyam”